Nevruz, aynı zamanda birlik ve beraberliğin, yeni başlangıçların ve umudun bayramıdır.
Güneşin zaferi, Türk dünyasında büyük coşkuyla karşılanır ve bu zafer, ‘akçam ağacı’ etrafında toplanarak kutlanır.
Akçam ağacı, Türk halı, kilim ve işlemelerinde sıkça rastlanan bir motif olarak da karşımıza çıkar.
Türk mitolojisinde güneş, hayatın ve bereketin kaynağı olarak görülür.
Yılın en kısa günü olan 21 Aralık’ta, gece ile gündüz arasındaki mücadele başlar ve sonunda güneşin zaferiyle sonuçlanır.
Bu zafer, Nevruz ile taçlandırılır ve ‘yeni doğum’ olarak kabul edilir.
TÜRK KÜLTÜRÜNDE NEVRUZ
Nevruz’un ardından gelen ‘Ala Çile’ dönemi, 21 Mart’ta son bulur ve Nevruz Bayramı ile kutlanınca, doğa yeniden canlanır.
Türklerin asıl yılbaşı bayramı olarak kabul edilen Nardugan Bayramı ise 21 Aralık’ta başlar ve 21 Mart’ta Nevruz ile son bulur.
Bu dönemde gece ile gündüzün eşitlendiği ekinoks yaşanır ve baharın gelişi kutlanır.
Türklerin eski inançlarına göre, dünyanın merkezinde bir ‘akçam ağacı’ bulunur ve bu ağaç ‘hayat ağacı’ olarak adlandırılır. Bu inanç, Türk halı ve kilim motiflerinde de kendini gösterir.
‘AYAZ ATA’ VE ‘KARA KIZ’ HİKAYELERİ…
Türk mitolojisinde ‘Ayaz Ata’ ve ‘Kar Kız’ hikayeleri, kış mevsiminin soğuğunda ortaya çıkan ve ihtiyaç sahiplerine yardım eden efsanevi karakterlerdir.
Türklerin bu zengin kültürel mirası, günümüzde de Nevruz Bayramı’nın kutlanmasıyla yaşatılmaya devam eder ve doğanın, umudun ve yeni başlangıçların sembolü olarak önemini korur.
TARİHÇESİ…
Nevruz, Hunlardan başlayarak Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar uzanan dönemlerde geleneksel bir bayram olarak kutlanmıştı.
Bu bayram, Büyük Selçuklu Devleti’nin tarihi topraklarında bulunan bölgelerde, küçük yerel farklılıklar haricinde, genel olarak aynı kültürel anlamda icra edilmişti.
Nevruz, Kuzey Kıbrıs’tan Doğu Türkistan’a dek uzanan coğrafyalarda milletin kutladığı müstesna bir gün olarak kabul edilir; yeni yılın müjdecisi ve baharın başlangıcı olarak görülür.
“Nevruz Sultanı” veya “Mart Dokuzu” gibi çeşitli adlarla da anılır ve bu isimlendirmeler daha çok gelişmemiş kırsal alanlarda kullanılır.
Nevruz’un kökenleri, İslam öncesi dönemlere dayanır ve bu bayramın İslam ile ilişkilendirilmesi doğru değildir.
Alevilik, Sünnilik veya Bektaşilik gibi inanç sistemleriyle de doğrudan bağlantılı olmayıp, Türklerin İslamiyet’i benimsemesinden çok daha eski bir tarihe sahiptir.