İyi Partili Sunat’tan Bakan Yusuf Tekin’e: “Mülakat Kalkacak Diye Öğretmen Adayları Seviniyordu. Artık Hiç Kimse Hakkaniyetinize Güvenmiyor”
İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin görüşmelerinde; “Mülakat kalkacak diye öğretmen adayları seviniyordu. Bu AKP’nin seçim beyannamesine bile girdi. Artık hiç kimse hakkaniyetinize güvenmiyor. Öğretmen liselerini açın, eğitim fakültelerinin kontenjanlarını azaltın. Bu kadar çok eğitim fakültesine ihtiyaç yok. Öğretmen Meslek Kanunu bir an önce tekrar ele alınmalıdır. Böyle bir Öğretmen Meslek Kanunu olmaz. Bu siyasi bir popülizmin gereğiydi. Ücretli öğretmenlik mutlaka ve mutlaka kalkmalıdır” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu 2024 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor. Komisyonda bugün Milli Eğitim Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları görüşülüyor. Komisyonda konuşan İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, şunları söyledi:
“EKONOMİK KRİZ İLE BİRLİKTE YOKSULLUK EN ÇOK ÇOCUKLARI VURUYOR”
“Her ne kadar cüsseli bir bütçe gibi görünse de alım gücünün düştüğü, ekonomik krizlerin yaşandığı, Türk lirasının değer kaybettiği günümüzde bu rakamın yeterli olmadığı görülmektedir. Sonuçta bütün yük ebeveynlerin sırtına yüklenmiştir. Hane halkının yükünün azaltacak politikalar maalesef geliştirilmemektedir. Türkiye nüfusunun yüzde 26 buçuğu çocuktur. Ekonomik kriz ile birlikte yoksulluk en çok çocukları vuruyor. Yapılan araştırmada çocukların çoğunun kahvaltı yapmadan okula gittiği biliniyor. Ekonomik krizin yansıması olarak okul giderlerinin durumu göz önüne alındığında tüm günü okulda geçiren çocukların beslenmesi ailelerin öncelikli konularından biri haline geldiğini de biliyoruz.
TÜİK’e göre çocukların yüzde 33,7’si ciddi maddi yoksuldur. Bu yıl ekonomik kriz göz önüne alındığında giderek sıkıntılı bir duruma gidilmiştir. Bir proje geliştirmiştik ‘rüzgar gülü’ adında. Devlet okullarında ilkokuldan liseyi de içine alacak şekilde sabah ve öğlen yemeklerine verilmesine yönelik ama bir öğünün bile bütçe kalemlerinde olmadığını görmekten üzüntü duyuyoruz. Geçen dönem 5 milyon çocuğa yemek verileceği ifade edilmişti. Bırakın onu anaokullarında katkı payları bile devam ediyor. Siyasetin cazibesine kapılıp bir an önce sayısal verileri çoğaltmak için yapılan çalışmalar faydadan daha çok zarar getiriyor.
“GÜNÜMÜZDE HALA EĞİTİMİN BAŞAK UNSURU ÖĞRETMENDİR, ÖĞRETMEN YETİŞTİRME ÜZERİNDE DURMALIYIZ”
Meslek edindirecek müfredatı neden oluşturamadık? Sanayi de ara eleman arayışları sürüyor, kalifiye eleman bulunamadığından yakınılıyor. Ama biz daha çok çıraklık okullarına önem verdik. Mesleki eğitim merkezlerinde öğrenci sayısını bir önceki Bakan Özer, 1 yılda 159 binden yaklaşık 1 milyon 400 bini yükselttiğini iddia etti. Meslek liselerinde maddi yönden imkanları olmayan öğrencileri mesleki eğitim merkezlerine aktardılar. Yüzde 60’lık kısım devletin teşvikinden asgari ücretin yarısını devlete fatura etmek için 27 haftalık ustalık, kalfalık telafi programına iş yeri çalışanlarını iş yerleri kaydettirdiler. Bu çırak, kalfa, usta yetiştirmek değil; çalışanlarını bu kapsama alarak sigorta giderlerini ve asgari ücretin yarısını devlete fatura etmekti. Bu para işsizlik sigortası fonundan ödendi.
Günümüzde hala eğitimin başat unsuru öğretmendir. Öğretmen yetiştirme üzerinde durmalıyız. Yüze yakın eğitim fakültesi var. İhtiyaca uygun plan ve program yapılmadığından kontenjanlar giderek artırıldığından her yıl ihtiyaç olmayan branşlarda 40-50 bin mezun veriliyor. Mülakat kalkacak diye öğretmen adayları seviniyordu. Bu AKP’nin seçim beyannamesine bile girdi. Artık hiç kimse hakkaniyetinize güvenmiyor. Öğretmen liselerini açın, eğitim fakültelerinin kontenjanlarını azaltın. Bu kadar çok eğitim fakültesine ihtiyaç yok. Öğretmen Meslek Kanunu bir an önce tekrar ele alınmalıdır. Böyle bir Öğretmen Meslek Kanunu olmaz. Bu siyasi bir popülizmin gereğiydi. Ücretli öğretmenlik mutlaka ve mutlaka kalkmalıdır.
“EKONOMİK NEDENLERLE ÇOCUKLARINI OKULLARA YOLLAYAMAYANLARA YETERLİ DESTEK VERİLMELİ”
Taşımalı eğitim sisteminin mutlaka kaldırılması gerektiğini, köy okullarının yeniden açılması gerektiğini; 2002 yılında 3 milyon 275 bin öğrenci köylerde okula giderken, 20 bin 400 köy okulunun kapanmasıyla bu sayısın 610 bine gerilediğini biliyoruz. Köyler boşaltıldı bu da bir projesinin eseriydi. Köylerde okullarımız açılır, öğretmen istihdam edilirse bu iş daha ucuza mal olur. Okullaşma oranlarının artması için zorunlu eğitim çağındaki çocukların okula başlatılmaması durumunun da hızlı ve sistematik takip gerekiyor. Cezai yaptırımları ve uygulamasına yönelik yasal düzenlemeleri hayata geçirin. Ekonomik nedenlerle çocuklarını okullara yollayamayanlara yeterli destek verilmeli. İlkokulda her 100 çocuktan 6 ila 7’si gitmiyor, her 100 çocuktan 9’u ortaokula gitmiyor. Geçen dönem 570 bin öğrencinin zorunlu eğitimde olmadığı görüldü.”